YARATILIŞ

Bismillahirmanirrahim

 

YARATILIŞ

ADEM ve İBLİS

 

Gelenseksel anlayışta İBLİS kimdir?

 

*Geleneksel anlamda İBLİS in CİN olduğunu ve CİN lerin içindem Allah ın merhametinden kovulmuş olan bir görünmeyen varlık olduğunu düşünen bir akım olduğu gibi, İBLİS in bir MELEK olduğu ancak Allah ın çağrısına karşı çıktığı için kovulan bir varlık olduğunu düşünen bir başka görüş daha vardır. Bu iki görüşte aslında temelde aynı olup Allah ın dünyaya müdahelesini ve diğer tüm geleneksel argümanları haklı çıkartacak argümanları temellendirmek için ortaya atılmış TEVRADİ bilgilerdir.

  • Eğer İBLİS melek idiyse ve melekler Allah ın buyruk ve emirlerine karşı çıkabilme kabiliyeti olan varlıklar olabilseydiler oluşacak kaosu bir hayal edin. Geleneksel düşünce de ki vahy getiren meleğin “ BEN VAZGEÇTİM BU VAHYİ MUSA YA DEĞİL FİRAVUNA GÖTÜRECEĞİM diyebilecek meleklerin olması demektir bu.
  • Bir meleğin ALLAH ın emrine karşı çıkabilmesi ihtimalinin olabilmesi demek, İBLİS denilen bu varlığın böyle iradeli olabileceği ihtimalini düşünmek demek olur ki bu da  İBLİS in bir gün  tevbe edip cennete de gideceğini düşünmektir.
  • İBLİS in ve CİN lerin  iradeli  ve görünmeyen ve akıl yürütebilen varlıklar olabileceğini düşünmek  onların İYİ ve KÖTÜ ayırabilmesi demek, seçim yağabilmesi demek kitapları var demek, resulleri var demek, evlenebiliyorlar demek, çocukları var demek, yaşayıp ölüyorlar demek, karısı var kocası var demek. ERKEĞİ ve DİŞİSİ var demek..O zaman ekonomisi var demektir .  O halde parası ve fabrikası var demektir. Konunun SAÇMALIĞINI yazmaya bile tahammül edilemez gördüğünüz gibi.

 

 

Bakara 30: “Hani Rabbin, Meleklere: “Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim” dedi.

Bakara 31: Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin” dedi.

Bakara 32: Dediler ki: “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.”

Bakara 33: (Allah:) “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim.”

Bakara 34: Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

 

İnsan henüz İNSAN değilken ve henüz adı bile anılmaya değer bir varlık değilken yani henüz vahşi hayvan sürüleri gibi akılsız iradesiz ve bilgisizken ki halinden İNSAN olma evresine geçişi ve ayrıca her insanın yaratılış sürecisini iç içe anlatan b ir kıssa.

Öncelikle şu sorunun cevabının verilmesi gerekiyor:

ALLAH BİZİ NEDEN YARATTI?

Bu sorunun kısa cevabı aslında: ALLAH BİZİ YARATTI ÇÜNKÜ YARATTI dır. Çünkü Allah yaratıcıdır. MUTLAK yaratıcıdır ve MUTLAK İYİ dir. Dolayısı ile yaratışında asla hikmetsizlik olmaz. ALLAH MUTLAK İYİ olduğu içinde ve MUTLAK YARATICI olduğu için hem yaratması hem de :İYİ nin tekamül etmesi gerekir. Eğer İYİ , İYİ olarak anlamlandırılmazsa KÖTÜ den farkı kalmaz ve o zaman İYİ anlamsız hale gelir. Aslında burada bir hadis te geçen:

“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” (Acluni, Keşfü’l-Hafa, II/132)

Sözüne bir ithafta bulunmak istiyorum. Buradaki BİLİNMEK kelimesinin sırrı yaratışın asıl gayesidir. Çünkü ANLAM ancak o zaman oluşur. Eğer BİLİNÇ i kaldırırsanız orta da anlamda kalmayacağı için MUTLAK olan  İYİ nin var olma ve tekamül hakkı olduğu içinde İYİ nin ortaya çıkabilmesi için KÖTÜ nün ve bu seçimi yapabilecek İRADEnin var olmasını gerektirir. Bu MUTLAK YARATICI ve MUTLAK İYİ  olmanın özelliğidir. Aynen güneşin ışık vermesi , ateşin yakması ya da yağmurun ıslatması gibi.

Vardığımız nokta önemli ve güzel bir nokta. RAB bizi yaratmıştır. Ancak yaratış süreci evren kanunları ve kuralları ile eşgüdüm halinde  olmak zorundadır. Çünkü Allah ın ÖZGÜR İRADEYİ ortaya çıkartış sürecindeki yaradışı asla bir şüpheye , hileye , ön yargıya, usulsüzlüğe ve çelişkiye mahal vermeyecek bir düzene sahiptir. Allah bu yaradışı MUTLAK YARATICI olması hasebiyle zaten bu şekilde sistematize etmiş ve kurgulamıştır.

 

Yani ALAH ın KÜNfe YEKÜN ( OL) demesi (:haşa) bir büyücünün el çırpıp da bir şeyleri ortaya çıkartması gibi değildir. Evren BİLİMİN İŞARET ETTİĞİ NASILSA AYNEN O ŞEKİLDE var olmuştur. Varlıklar, evren ve canlılık (CAAN) . İNSAN denilen ADEMOĞLU nun henüz İNSAN  olarak adlandırıldığı ve muhatap alındığı halinden önceki evresinde , yani bilinçli ve iradeli değilken , bilgiyi henüz kullanamıyorken Allah ın muhatab almadığı bir canlı idi.

İNSAN 1 : Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip geçti.

Evet İNSAN denilen canlının bizim adına ADEMOĞLU dediğimiz ve Allah ın muhatap aldığı BİLİNÇLİ –İRADELİ seviyeye gelmesi çok uzun zaman aldı.

MUTLAK olan YARATICI .. varlığında MUTLAK İYİ nin tekamülü ve tanımlanmasının mecburiyeti gereği  BİLİNÇ yaratıldı. ( Not: BİLİNÇ BİLGİ den gelir. Zaten bütün konu insanın FARKINDALIĞI ile ile ilgilidir. BU da ancak BİLGİ ile mümkündür ki. Aşağıda Allah’ın ruhundan üfleyip ADEM in kelimeleri ÖĞRENMESİ kısımlarında konu daha da netleşecek) . BİLİNÇ demek FARKINDALIK (VARLIĞINI TANIMLAMA)  demektir. FARKINDALIK demek ise KIYASLAMAK demektir. ( Uzay boşluğunda ya da bir okyanusta mihenk alacağınız bir yer , kıyas tutacağınız bir nokta bulamazsanız aşağı mı yukarı mı sağa mı sola mı nerde olduğunuzu kaybedersiniz ve farkındalığınız kaybolur).KIYASLAMAK için de ÖTEKİNİN olması gerek.  İYİ nin tanımlanması içim KÖTÜ nün olması gerekir. GÜZEL için ÇİRKİN in.. GECE için GÜNDÜZ ün.. Bu böylesi ÇİFTSEL BİR SARMAL harmonidir DUAL HARMONY.

Allah bunu şu ayeti ile anlatıyor:

ZARİYAT 49: Ve Biz, her şeyi İKİ ÇİFT yarattık. Umulur ki, öğüt alıp düşünürsünüz.

ZÜMER 23: Allah, müteşabih (benzeşmeli), İKİŞERLİ bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine (karşı) yumuşar yatışır. İşte bu, Allah’ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur.

O halde KIYASLAMAK varsa SEÇİM  olmalı. Yoksa kıyaslayamazsınız. SEÇİM varsa demek ki İRADE vardır. İRADE varsa SORUMLULUK vardır. SORUMLULUK varsa da CENNET ve CEHENNEM vardır. İşte Allah ADEM kıssasında insana  yaratılma ve İYİ nin zıttı olan KÖTÜYÜ (ÖTEKİ) ni seçme iradesini vermesindeki TEMEL ANLAM budur.

İradenin insana verilmesi ile ilgili ve EVRENDEKİ TEK İRADELİ VARLIĞIN İNSAN OLDUĞU İLE İLGİLİ AHZAB 72 de muazzamdır:

Ahzab 72: “Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.”

 

Bazılarınızın Allah ın insanı yaratış gayesini açıklarken Zariyat 56 ya giderek  bu ayeti örnek vermek istediğiniz seziyorum:

ZARİYAT 56: “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım.”

 

Oysa bu AYET te anlatılan: “ Ben rabbani yoldan sapmış o insanları SADECE BANA ibadet etsinler diye yarattım. Başka RAB ler edinsinler diye değil.  “ anlamında bir ayettir. Cümlenin vurgusu YALNIZCA BANA kısmındadır. Şimdi bu şekilde okuyun. Aradaki farkı göreceksiniz.

Şimdi sanırım hazırız.

Allah seslenirken hal diliyle bütün bu konuştuklarımızı aktarabilmek adına MELEKLER  ile konuşuyormuş ve onları konuşturuyormuş gibi yaparak bize muradını anlatıyor. Çünkü TÜM İNSANLARIN ve RESULLERİN de ortak sorusu: NEDEN YARATILDIK sorusudur.

Dikkat ettiyseniz BAKARA 30 da Allah : MELEKLERE sesleniyor. Demek ki henüz insan İNSAN olarak anılmaya başlamadan önce  evrende sadece MELEKLER var. Başka varlıklar yok.

Demekki İNSAN ın İNSAN olarak HALK edilmesi ile beraber EVRENDE İKİ TİP VARLIK VAR.

  • İRADESİZ VARLIKLAR ve KUVVELER (MELEKLER)
  • İRADELİ CANLI (İNSAN)

Aslında buraya kadar ki kısmı HİCR 28 den itibaren okuyunca çoğu insan ikna oluyor. Ancak kafalarındaki MELEK kavramı kanatları olan ( ya da olmasa da) iradeli, akıllı görünmeyen formda konuşabilen düşünebilen varlıklar olarak ZANETTİĞİ için  Bakara 30 da Allah meleklere BEN İNSAN HALK EDECEĞİM demesinin ardından : “..Onlar da: “Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler” kısmına bakıp bunun bir itiraz olduğunu düşünüyorlar.

 

Oysa lütfen biraz düşünün; Karşımız daki ALLAH.O bir şeyi yaparken sanki izin alıyormuş gibi sormasının yanlışlığı bir yana melekler denilen varlıkların ona itiraz etmesi mümkün mü? Hem  bir sonraki ayette BİZ SENİN BİZE BİLDİRDİĞİNDEN BAŞKASINI BİLMEYİZ derken hangi HAD ve BİLGİ ile bu cüreti gösterecekler?(BAKARA 32)

Peki nasıl anlamalıyız bu meleklerin İTİRAZ ETTİĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ  ayeti ?

İşte bu HER İNSANIN AKLINA GELEN: BUNCA ZULM BUNCA KAN REVAN BOZGUN VAHŞİLİK yapan EVRENİ ve DÜNYA YI MAHVEDEN İNSANI YARATMAK DA NEYİN NESİYDİ? ALLAH (HAŞA ZALİM Mİ??) sorusunun cevabı. ÇÜNKÜ  İNSAN hiç  OLMASAYDI ve EVREN; VARLIĞI İLE ALLAHI ZATEN TAKDİS EDİYOR OLURDU ŞU ANKİ GİBİ.. NEDEN İNSAN GİBİ BİR BOZUCU, İFASD EDİCİ ARAYA SOKULDU?

Bu soruyu sormadınız mı hiç kendinize? Sormadıysanız soracaksınız. Ne zamanki karşı konulamaz bir acı ve zulümle karşı karşıya kalırsanız işte o zaman bu soruyu soracaksınız.

Allah ın  cevabı ne muazzam: “ BEN SİZİN BİLMEDİKLERİNİZİ BİLİRİM.. VE ADEME  RUHUNU ÜFLEYİP İSİMLERİ ÖĞRETTİ”
Demekki FARK YARATAN neymiş? BİLGİ ve ÖĞRENEBİLME BİLİNCİ. İşte İNSAN şekillenmeye başladı. KURU BİR TOPRAK OLAN ( yani aslında insanın biyolojik varlığının geliş yerini  anlatan bu anlatım Allah ın bahsettiği İKİŞERLİ ANLATIM gereği aynı zamanda insanın OLGU olarak da nasıl İNSAN olduğunu anlatıyor) ve şekil verilemeyen anlamsız ve duyarsız ve bilinçsiz olan İNSAN  bu RUH u(BİLGİYİ) kullanıp iradesi ile öğrenebilmesi ile şekilllenmeye başladı. Kulakları oluştu ( Bilginin sağırlığı ortadan kaldıran ses verişi  ve hakikaten biyoljik olarak kulaklarının oluşması.)  Gözleri oluştu  ( Bilginin karanlığı yırtan aydınlığa eriştirici gücü ve hakikaten gözlerinin oluşarak BİÇİM verilmesi).

İşte ne oldu? KURU BİR TOPRAK tan vahyin BİLGİ si ile sulanarak DİRİLEN  şekillenen  bir insanı anlatacak bize.
ARAF.57: Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Ki ibret alasınız.

Araf.57 de ki: Ağır yükü yüklenen rüzgarların o bulutları kuru topraklara sürükleyip o beldeleri verimli yağmurlarla diriltmesi konusunu daha sonra işleyelim.

Şimdi konumuza dönelim;

 

Secde 7-8-9 “Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale’den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?

Evet bu aşamaya kadar insanın nasıl biçimlendiğini, hem ana karnındaki biçimlenişi hem de insanın  irade yüklenerek nasıl İNSAN olduğunu ve  sorumluluğa geçişini öğrendik.

İşte Allah RUH üfleyip insana BİLGİ yi yüklediği AN  demek ki KÖTÜ yü seçebilme özgürlüğünün , iradesinin de oluştuğu andır. Amaç İYİ nin anlam kazanması   ve KÖTÜ den ayrılmasıdır.

 

Ali İmran 179: “Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırd edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

Ve Allah EVRENİ ve elbette EVRENDE ki  varlığı kullanarak yarattığı insanı muhatap almaya başladığı an diyor ki: Ben bu NÖTR canlıdan bir BEŞER yaratacağım. Yani seçim yapabilen ve sizi ( MELEKLERİ) istekleri doğrultusunda kullanabilen bir HALİFE yaratacağım.

SAD 71-72-73: Hani Rabbin meleklere: “Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yaratacağım” demişti. Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın. Meleklerin hepsi topluca secde etti;

Çünkü melekler kendilerine öğretilen , kendilerine kodlanmış olan bilginin haricinde bir bilgi bilmezler. O yüzden de BİLGİ yi öğrenebilen ve seçimleri doğrultusunda kullanabilen bu VARLIĞIN hizmetine giriyorlar. Allah sistemi bu şekilde kurguluyor.

Evet melekler kendilerine kodlanmış olanın  haricinde başla bir şey i bilme öğrenebilme kapasitesine sahip değillerdir. Mesela bir armut ağacı  “ Canım sıkıldı portakal olmayı öğreneceğim “ demez. Yağmur ; kendi içine kodlandığı şekilde oluşur ve yağar. Ve evrendeki tüm herşey insanın hizmetine koşulsuz bağlıdır. Ellerin sana sen bir şeyi tutmak istediğinde (sağlıklı isen)  tutma demez.

Evet . RUH ÜFLENİNCE MELEKLER SECDE EDİYORLAR. Ancak bir melek hariç?

 

İBLİS.

 

Neden ona da melek dedik? Çünkü Allah meleklere seslendi. Onlar secde etti İBLİS hariç. Hal diliyle Meleklerin  konuşmalarına şahit olmuştuk. Ve İBLİS denilen KÖTÜYÜ TEKLİF EDİCİ varlığın neden İNSAN  ortaya çıktığında i BİLGİ üflendiğinde  ortaya çıktığını anlamış olduk. Çünkü İYİ  nin olması için KÖTÜ nün olması gerekiyordu. İYİ ve KÖTÜ varsa kıyas olmalıydı, KIYAS varsa  FARKINDALIK vardı. Bunun için de BİLGİ gerekiyordu…… Yukarıda anlatmıştık. İşte İBLİS; ADEM  KELİMELERİ ÖĞRENDİĞİNDE, yani Allah tan ona RUH ÜFLENDİĞİNDE ORTAYA ÇIKIYOR. Yani insan içinden BEN HAKLIYIM diyen , KIYAS yaptığı için  KENDİNCE , ZANNINCA DOĞRULAR üretip bunları savunan bir KARŞIT GÖRÜŞ ortaya çıkıyor.

 

 

Demekki BİLGİ nin Öğrenebilmenin önünde eğilmeyen kimdir ? İBLİS: O halde İBLİS in söylemleri BİLGİSİZLİK kaynaklıdır demektir bu. CAHİL lik , BELGESİZLİK, DELİLLİSİZLİK.  AKLEDEMEME..İşte insanı küfre götüren ve İBLİS in söylemlerinin peşinden götüren CAHİL liğin harika bir anlatımı.

İBLİS zaten BİLGİ nin önünde eğilmek için tasarlanmamıştı. YARATILIŞ gayesi bu değildi.

 

Hicr 31-32-33: Ancak İblis, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp dayattı. Dedi ki: Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın? İblis: “Benim, kuru bir çamurdan, biçimlendirilmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmem olacak şey değildir (İMKANSIZDIR)!” dedi.

Demek ki İBLİS in secde etmesi imkansızdır çünkü o SECDE ETMEK için VAR edilmiş değildir. Hatırlayalım yukarıdaki anattıklarımızı: İBLİS (Yani insanın kötülüğü teklif eden yanı) neden VAR edilmişti? ÇÜNKÜ aslında tüm amaç İYİ NİN İNKİŞAF olma , ortaya çıkma ve ANLAM kazanma hakkı yüzünden idi. İnsan aslında İYİ nin ortaya çıkması  ve ANLAM  kazanması için yaratılmıştı. Ancak İYİ nin anlam kazanması söz konusun olunca otomatikman İBLİS ( Yani kötülüğü teklif eden) de ortaya çıkmıştı.

Daha felsefi bir anlatımla : KÖTÜLÜK : İYİLİĞİN OLMAMASIDIR. Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık IŞIĞIN OLMAMASIDIR. O yüzden KÖTÜ varlığını İYİ nin olmasına borçludur. Oysa TAM TERSİNİ savunanlar var. İNSAN İNSAN OLMASINI İBLİSE BORÇLU….. İBLİS olmasaydı insanın SEÇME kabiliyeti olmayacaktı gibi. Bu KÖTÜLÜĞÜ öncüleyen bir düşünce. Oysa kötü varlığını İYİ ye borçludur.

SAD 75-76: (Allah) Dedi ki: “Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun? Dedi ki: “Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.”

 

ALLAH ın: Benim kudretimle  yarattığıma neden secde etmedin? Sorusuna HİCR 33 de İblis: BEN ONA SECDE ETMEK İÇİN YARATILMADIM diyordu. Bunun tam Türkçe karşılığı: BİLGİYE ve BİLİNÇE  secde etmiyorsa demek ki BİLGİSİZLİĞE CAHİLLİĞE secde ediyordur. Yani bu; BEN İYİLİK YAPMIYORUM demenin BEN KÖTÜLÜK YAPIYORUM demek olmasıdır. Yani siz mesela aç ve ihtiyaç sahibi birine bile bile destek vermiyorsanız o halde siz o insanı bile bile öldürüyorsunuz demek ile eşdeğerdir.

 

Burada Allah insanın kötü yanının ve kötülüğün oluşma sürecini anlatıyor. Demek ki İBLİS  bilgisizlikten beslenen ve bilgisizlik ile beslenip büyümesi için yaratılmış bir yönümüz. Bilgisizliğe bulaşıp bilgisizlik ve cahillik bataklığında kalmayı seçtiğimiz sürece İBLİS oradan beslenecektir. Ve üstelik onu KAFİRLİK sıfatına eriştiren BEN DAHA HAYIRLIYIM. OLMASI GEREKEN BENİM söylemi ,bilgisizlikten çıkartılan ve kendini DOĞRU kabul edip bunu sanki OLMASI GEREKENMİŞ gibi sunan temelsiz belgesiz ve delilsiz inanış şeklidir. Çünkü KAFİRLER ve İNANMAYAN lar da ;ZALİMLER ve CAHİLLER de yaptıklarını KÖTÜ olarak addedmiyorlar. BİZ HAYIRLIYIZ diyorlar. Bakın etrafınıza hiç BİZ KÖTÜYÜZ diyen birini görecebilecek misiniz? Herkes biz DOĞRUYUZ diyor ve yaptıklarının doğru olduğunu ZANNEDİYOR. Aynen İBLİS in söylemlerinin peşinden giden insanların  ; yaptıklarını BU DA ALLAHTANDIR diyerek, doğruymuş gibi göstermeleri ve asla kendilerini sorgulamamaları gibi. Kuran da bu tip insanların ÖNDE GİDENLER olduğunu ve arkalarından yüzbinleri peşlerinden sürükleyerek hiç akletmeden onları da NASIL OLSA BU DA ALLAHTANMIŞ diyerek ZAN ÜZRE bir yaşam kurmaları anlatılır. Bu lanetlenir. Çünkü Allah AKLETMENİN  ve delil ile belge ile iman etmenin haricinde koyun gibi biri DOĞRU dedi diye bir şeyi doğru kabul etmeyi lanetliyor. Bu konuyu da MELEİ ALA konusu olarak daha sonra işleyelim.

Bu  sorgulamama, bu BİLGİYE dayanmama  TEPEDEN BAKIP BÜYÜKLENME dir ve kafirlik tir. İBLİS in söylemleri de insanı kafirliğe ve cin olmaya ( RABBANİ YOLA YABANCILAŞMAYA ) götürür. Ayrıca İBLİS in  ( yani insanın KÖTÜYÜ TEKLİF EDEN YÖNÜ) nün kendini haklı göstermesinin bir nedeni de: BEN OLMASAYDIM BU İNSAN ,ŞEKİLLENMEMİŞ BİR TOPRAK OLARAK KALACAKTI diye KÖTÜ yü ÖNCÜLÜYEN bir yaklaşım. Yukarı da bunu anlatmıştık. Oysa kötülük varlığını İYİ liğe borçludur. Ayrıca İBLİS KÖTÜ değildir. KÖTÜLÜĞÜ TEKLİF EDENDİR. Ve insan üzerine bir zorlaması yoktur. Kötülük ancak İNSAN O KÖTÜLÜK TEKLİFİNİ YAPMAYI SEÇİNCE KÖTÜLÜK OLUR. Bunu açıklıyorum , çünkü birileri ALLAH KÖTÜLÜK YARATIR mı diye sorular soracaktır.

SAD suresinde ki bu ayetler aslında İBLİS konusunu anlamak için çok ÖNEMLİ veriler sunuyor. O iki ayeti yeniden yazalım ve yukarıdaki yorumumuza yeni bir boyut ekleyip konuyu da özetlemiş olalım.

SAD 75-76: (Allah) Dedi ki: “Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun? Dedi ki: “Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.”

Bakın burda İblis diyor ki: ( KİM DİYOR? İBLİS.. AYETTE KONUŞTURULAN KİM? İBLİS) bilgiye dayanmayan , kör cahillikten beslenen , kendini DOĞRU ve HAKLI görme kibriyle  BEN DAHA HAYIRLIYIM dedikten sonra bir şey daha söylüyor : “ BENİ ATEŞTEN YARATTIN.. ONU İSE ÇAMURDAN”.. İnsanın çamurdan yaratılması KURAN i bir bilgi. Bu bir BİLGİ. Peki İBLİS in ateşten yaratılması? Bu bir BİLGİ DEĞİL. Bunu söyleyen İBLİS: Allah ın böyle bir söylemi yok.  İşte İBLİS   doğru olan bilginin yanına BİLGİSİZLİĞE dayanarak DELİLSİZ olarak yeni bilgiler ekler ve ZAN Larını delil diye ortaya koyup  BUDA ALLAHTANDIR  diyerek insanı kandırır. İşte Allah onu bu yaptığından ötürü KAFİRLERDEN OLDUN diyerek  kafirliğin  tanımını da yapıyor. İnsanın mayası: TOPRAK, iblisin mayası ise ATEŞTİR

 

Benzer anlatım ZÜMER 59 -60 da var. Gerçeği yalanlayıp, YALAN söyleyerek büyüklüğe kapılmak kafir yapar insanı.

 

ZÜMER 59-60: “”Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun. Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

İBLİS in bu kendi için söylediği BENİ ATEŞTEN YARATTIN söylemi psikoloji dilinde insanın kendini , olması gerekenden ayrı ve farklı düşündürten nedenin doğruluğuna inandırtan bir dayanak arama çabasıdır. Böylece insan kendi kendine yaptığı işin İYİ ve DOĞRU olduğuna kendini ikna eder.  Bu ATEŞTEN  YARATMA sözünün doğru olduğunu düşünüp Allah ın HİCR 27 de  “BİZ CAANNI DA DAHA ÖNCE ENERJİDEN (kavurucu ateş)  YARATMIŞTIK” sözündeki  CAAN nı CİNLER diye çevrildiğini düşünüp , CİN lerinde farklı akıllı formda varlıklar olduğunu zannedip, burdaki İBLİS in beni ateşten yarattın sözü ile bağdaştırıp İBLİS in de bir CİN  olduğu sonucuna varıyorlar ki bu maalesef doğru bir okuma değildir.

Bu hatayı yaparken ayrıca  KANE MİNEL  KAFİRİN cümlesini  KAFİRLERDEN OLDU diye çevirip KEHF 50 deki KANE MİNEL CİNNİ  cümlesini CİNLERDENDİ diye çevirerek kendilerine İBLİS CİNMİŞ deme delilini yaratıyorlar. Halbuki ordaki ifade de CİNLERDEN OLDU  diye çevirilir ve hemen arkasından NEDEN CİNLERDEN OLDUĞUNUN DA sebebini söyler. Çünkü RABBİNİN EMRİNİN DIŞINA ÇIKMIŞTI. Demekki CİN demek : RABBANİ YOLDAN UZAKLAŞAN DEMEKMİŞ:

 

Biliyosunuz KEHF 50 de de yine aynı kıssa anlatılırken bu sefer İBLİS CİNLERDEN OLDU ifadesi  var.

KEHF 50: “Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerden oldu, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir.

Ayrınca KEHF 50 ye bakıp, ayette BENİ (ALLAHI)  BIRAKIP İBLİSİ VE İBLİSİN SOYUNU MU VELİLER EDİNECEKSİNİZ demesinden; İBLİS in çocukları varmış gibi absürd, saçma bir çıkarıma kadar vardıranlar göreceksiniz konuyu.

 

Oysa ALLAH  ın SOY olarak bahsettiği KAN bağı değil, DÜŞÜNCE, YOL , DAVA birlikteliğidir. O yüzden ayette anlatılan BENİ ( ALLAHI) BIRAKIP İBLİSİ VE İBLİSİN SÖYLEMLERİNİ İLKE EDİNENLERİ Mİ İZLEYECEKSİNİZ demektir.

 

İblis in  ADEM kıssasındaki anlatımı , İNSANIN içindeki KÖTÜLÜĞÜ TEKLİF EDEN YAN ile birlikte nasıl var olduğunu ve Allah ın bu KAFİRSEL ve BİLGİSİZ ve CAHİL ve ZALİM likten ne denli uzak olduğunu sembolize ederek betimlenmesidir. Allah kötülükten münezzehtir.  Kötülük ancak SEN SEÇERSEN oluşur.

Yoksa İBLİS iradeli ayrı bir varlık  olsaydı, Allah ın ona TEVBE  ET demesi ,İBLİS e  SECDE et demesi seni  cehenneme atacağım demesi ya da  tevbe edersen seni cennete atacağım demesi  gerekirdi.

 

İBLİS ; Allah ın insanın içine ergenlikte yüklediği , TAKVA nın zıttı olan ve bize kötülüğü  teklif eden yanımızdır. Cahillikten ve bilgisizlikten beslenir. BELGE ye dayanmadan delilsizlikten beslenir. Üstelik tekliflerini BUD AALLAHT:ANDIR ya da BUDA DOĞRUDUR hatta bazen EN DOĞRUSU BUDUR diye teklif eden ve kendini haklı çıkartan bir iç dinamizmdir. Hitler e sorsaydınız EN DOĞRUSU oydu. Firavun a sorsannız ASLA YAPTIĞI ŞEY KÖTÜLÜK değildi. Bugünkü milyonlarca  masum insanı öldüren savaşlar birilerinin kendini diğerine göre DAHA HAKLI (DAHA HAYIRLI) görmesi sonucu ortaya çıkıyor ve bu yüzden kimse oturup anlaşamıyor.

Allah insanların , KÖTÜLÜK Allah tan mı sadır oldu dememeleri için konuyu bu şekilde anlatıyor. İBLİS : KÖTÜLÜĞÜ TEKLİF EDENDİR. İNSAN BUNU SEÇİNCE KÖTÜLÜK OLUŞUR. YOKSA İBLİS KÖTÜ DEĞİLDİR. O SADECE İŞİNİ YAPAN BİR MELEKTİR:

HİCR 39: (İblis) şöyle demişti: “Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve içlerinden samimi kulların hariç hepsini mutlaka azdıracağım!”

Bakın bu ayet İBLİS in , Allah ın verdiği görevi kabul etmesi ve bir asker edasıyla topuk selamı verip GÖREVİMİ EN GÜZEL ŞEKİLDE YERİNE GETİRECEĞİM RABBİM diyerek görevi teslim almasıdır.

 

İblis bu HİCR 39 da pek çoklarının anladığı gibi “ sen beni azdırırsın demek haaaa… Ben de o zaman senin yarattığın insanları azdıracağım “ demesi gibi bir kafa tutuş bir başkaldırış olarak okuyorlar. Elbette İBLİS e iradeli ve seçim yapabilen bir VARLIK gibi bakarsanız varacağınız sonuç bu olur. Melekler Allaha kafa tutar. ( haşa)

 

Oysa burda TAM DA OKUNDUĞUNDA ANLAŞILDIĞI GİBİ diyor ki: Allah ım sen beni insanları azdırmam için yarattın bende insanları yaptıklarının doğru olduğuna inandırarak ( BEN DAHA HAYIRLIYIM cümlesini açıklarken anlatmıştık) onların  yollarının üzerine oturacağım ve sapmalarını tekif edeceğim. Bunu süslü göstereceğim. İşte insanın içinde KÖTÜ YAN böyle çalışır. Hiç kimse yaptığının KÖTÜ olduğunu bile bile bunu yapmaz.

 

Yaratılış kıssası Kuran ın temel kıssasıdır. Doğru anlaşılması ve doğru oturtulması KURAN nn doğru anlaşılmasının temelidir.

Özetleyecek olursak:

 

 

 

  • Evrende iki tip varlık vardır:
  1. İRADESİZ VARLIKLAR: ( MELEKLER)
  2. İRADELİ VARLIK (İNSAN)
  • İBLİS: İnsanın içine ERGENLİKTE yüklenen , kötülüğü teklif eden YAN. ( O yüzden tüm insanlar ergenlikte cennetten çıkarlar. Çocukluk dönemi biter ve artık seçimlerinin sorumluluğunu alma dönemi başlar)
  • CİN: Rabbani yoldan uzaklaşmak demektir. Rabbani yoldan uzaklaşanlara CİN denir.
  • KAFİR: Yalan uyduran ve gerçeğin üzerini örten

İMAN: BİLGİ ile beslenen , delillere dayalı ve DOĞRU inanış şekli. Diğer herşey  BİLGİSİZLİKTEN beslenen ve cahilliğe karanlığa cehenneme götüren İBLİS yolu.

Ali Can GÖKKAYA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir