MELE: Sözlükte “topluluk, danışmak, doldurmak, yardım etmek, etkilemek anlamlarına gelen mel’ kökünden türemiş bir isimdir.Arap dilinde bu ifade çoğunlukla “bir topluluğun ileri gelenleri, faziletlileri, seçkinleri, yetki sahibi güçlü kişileri” için kullanılmaktadır. (alıntı)
Kelime Ahlak ve yardımlaşma manalarında da kullanıldığı gibi CEMAAT manasında da kullanımıştır.
MELE kullanımı Kuran da, İLERİ GELENLER veya DANIŞMA MECLİSİ gibi kendilerine danışılan ve onların görüşü ile yol çizilecek olan otorite bir konsey şeklindedir. Mesela NEML.29 da:
NEMl.29: (Hüdhüd’ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: “Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı.”
Belkıs bu gruba fikir danışmaktadır ve burada Belkıs ın bir danışma meclisi olduğu ve önemli kararları bu meclise sorarak aldığı anlaşılmaktadır. Ama bu MELE lerin kendilerini GÜÇLÜ ve ZORLU olarak tarif etmelerinden de kibirli ve karşısındakini küçümseyici bir duruşu temsil ettikleri görülüyor.
Benzer şekilde bir fikir danışma konusunu, YUNUS kıssasındaki kralın rüya tabiri için MELE lere fikir danışması konusunda görüyoruz.
Oysa BELKIS ile aynı kıssada Süleymanın da MELE lere hitaben bir konuşması vardır. Süleyman ın etrafında da İLERİ GELENLER den oluşan ve muhtemelen içinde sadece Müslüman alimlerin ya da düşünürlerin değil her fikir ve inançtan önde gelenlerin olduğu bir İCRA Komitesi mevcuttur. Süleyman bu komiteye fikir danışmaz, iş yaptırır. Bu icra komitesi altında ordular ve hatta meslek ve iş grupları vardır. Çünkü Müslüman hayata dair danışacağı fikirleri sadece vahysel kaynaklara dayanarak alır.
NEML.38: (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) “Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?” dedi.
Görüldüğü gibi Süleyman burda bir iş yapılmasını emretmektedir. Çünkü bir Müslüman MELE lerden emir almaz, akıl danışmaz. Müslüman sadece KURAN dan akıl alır ve Kuran ile hüküm verir.
Bu arada Süleyman ın gayrı müslim ve Ehli Kitap lardan oluşan orduları ve meslek grupları vardı.
NEML.17: Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.
SAD.37: Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı.
Bu insanlar öyle muazam kurallar ile işleyen bir sistem içindelerdi ki asla bu sistem dışına çıkmayı düşünmediler bile. Taaa ki Süleyman ın kurduğu sistemin artık bozulduğu o döneme kadar.
SAD.38: Ve (kötülük yapmamaları için) sağlam kementlerle birbirine bağlanmış diğerlerini.
SEBE.14: Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp düşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp yaşamazlardı.
MELEİ ALA konusunun geçtiği iki ayrı sureyi 15-20 ayet öncesinden 15-20 ayet sonrasına kadar hızlıca okursanız anlayacaksınız . KİMDİR BU MELEİ ALA.. TARTIŞANLAR .. O ÖNDE GİDENLERE ( MELEİ ALA) SIĞINIPTA SONRA ÖLÜNCE YANLIŞ YOLDA OLDUĞUNU GÖRÜP “ ALLAHIM İŞTE BINLAR BUNLAR YÜZÜNDEN SAPITTIK” diyecekleri o İLERİ GELENLERİN de “ HADİ CANIM ORDAN BİZ Mİ SİZİ ZORLADIK SİZ ZATEN SAPITMIŞTINIZ..” dedikleri , hani İNSİ lerden bazılarının sığındığı CİN lerden bahsedilecek de anlatılan ve artık kimse o göğü dinleyemiyor diye hayıflansınlar konu ile bağlanılan bir tartışma
MELEİ ALA geçen Saffat suresinde bakın nasıl anlatılıyor o MELEİ ALA nın aralarında tartışması :
Saffat 24 25 26 27……” “Ve onları durdurup tutuklayın, çünkü sorguya çekileceklerdir.(Onlara seslenilir:) “Ne oluyor size, birbirinizle (dünyada olduğu gibi) yardımlaşmıyorsunuz? Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır. Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:”Gerçekten sizler bize sağdan (sağduyudan ve haktan) yana gelip yanaşıyordunuz.” derler.(Diğerleri de:) “Hayır” derler. “Zaten sizler mü’min kimseler değildiniz.”Bizim üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; hayır siz (kendiniz) azgın bir kavimdiniz.”Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azab va’di) üzerimize hak oldu. Şüphesiz, (azabı) tadıcılarız.”Evet, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik.Artık o gün onlar azabda ortaktırlar”
Bakın NASIL TARTIŞIYORLAR.. O. CİNLERE SIĞINAN İNSİ ler ile CİN ler . İleri gelenler , önde gidenler ve onların peşinden sorgusuzca takılıp gidiverenler.
Bu tartışmayı TAĞUT a asker olup , kendini sürü halinde o kötülük ordusunun neferi yapan insanlar ile , peşlerinden gittikleri önderleri yapmaktadırlar. Tağut un ordusuna asker olan ve hiç düşünmeden hiç akletmeden sadece birileri buna inanıyor diye birilerinin gittiği yolsan gidiverenler hüsrandadır. O gün geldiğinde bunun farkına varacaklardır. Ancak çok geç olacaktır.
ŞUARA.93-94-95-96-97-98: Allah’ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu veya kendilerine yardımları oluyor mu? Artık onlar ve azgınlar onun içine dökülüverilmiştir. Ve İblis’in bütün orduları da. Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: “Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz, Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.
Oysa o kendine önder diyenler , o önde gidenler kurtarmayacak bizi . Onlar yanlış anlamış ve yanlış anlatmışlarsa ve bizde onların peşi sıra hiç düşünmeden aklımızı kullanmadan “ Onlar alim nasıl olsa benim yerime de düşünmüşlerdir . Adam ömrünü vermiş yahu “ diyerek gidersek , yarın cehennemde TARTIŞIRIZ ONLARLA. İşte MELEİ ALA TARTIŞMASI TAMDA BU .
Muhammed (as) ın ağzından SAD.69 da ifade edilen “”Mele-i Ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur.” İle ilgili tartışma kompozisyonu da SAD.56 dan itibaren anlattığı cehenneme girecek olanlar ile ilgili pasajdan sonra anlatılıyor. Aynen SAFFAT suresindeki MELE İ ALKA konusunda hemen sonra anlatıldığı gibi:
SAD.56-57-58-59-60-61-62-63: Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir yataktır o. İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. Ve onun şeklinden başka, çift çift (olan daha beter azablar) vardır. (Müşrik olan hakim güçlere:) “İşte bu(nlar) da sizinle birlikte (küfür ve zulümde) göğüs gerenlerdir. Onlara bir merhaba (bile) yok. Çünkü onlar ateşe gireceklerdir.” (denilir). (Onlara uyanlar) Derler ki: “Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz. Ne kötü bir durak. Derler ki: “Rabbimiz, kim bunu bizim önümüze sürdüyse, ateşteki azabını kat kat arttır. Ve derler ki: “Bize ne oluyor ki, kendilerini şerir (kötü)lerden saydığımız adamları göremiyoruz. Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?”
SAD 64: Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir
(Onlara uyanlar) Derler ki: “Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz. Ne kötü bir durak.Derler ki: “Rabbimiz, kim bunu bizim önümüze sürdüyse, ateşteki azabını kat kat arttır.”
İşte harika bir örnek . 1400 yıldır doğru şeyler söylediğini sandıklarımız ( öyle diyordu CİN suresinde ; bizim beyinsizlerin bize doğru şeyler söylediğini sanıyorduk “ diyorlardı) yanılıyorlarsa ve biz aklımızı kullanmamışsak onlarla beraber cehenneme gideriz . Onların bizi sürüklemesi bizim sürüklenmiş olmamız asıl failin onlar olması bizi kurtarmaz diyor ALLAH
İŞTE MELEİ ALA İLE BUNU ANLATIYOR.
MELE İ ALA konusunda kafa karıştıran ayet, SAFFAT.8
SAFFAT.8: Ki onlar, Mele-i A’la’ya kulak verip dinleyemezler, her yandan kovulup atılırlar;
Saffat.6 ve 7 ile baraber okunursa:
SAFFAT.6-7: Şüphesiz biz dünya göğünü ‘çekici bir süsle’, yıldızlarla süsleyip donattık. Ve itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk;
Burada ki anlatım daki ŞEYTAN ların MELEİ ALA yı dinleyemediği ve her yandan kovulup atıldığı bilgisini görünce , demek ki ŞEYTANLAR , İYİ OLAN bu MELE İ ALA topluluğunu dinlemeye çalışıyormuş ve ordan kovulup atılıyormuş ise demek ki MELE İ ALA denilen bu topluluk İYİ BİR TOPLULUK gibi anlaşılıp o şekilde tefsirler yapılmış.
Oysa ayeti derinlemesine okursak; MELEİ ALA YI DİNLEYEMEZLER (yessemmeune) ifadesi; ŞEYTAN Lar o kendilerine sanki vahyi bilgi almış gibi bilgi aktaran, yarım yamalak bilgilerle kulaklarını dolduran ve kendi inanışlarına dayanak ettikleri MELEİ ALA nın KULAK HIRSIZLIĞI yapılmış o temelsiz görüşlerini alıp kullanmak ve buna dayanmak isterler. Ama ne zamanki buna yeltenseler artık KURAN vardır, HAK BİLGİ vardır ve HAK geldiği için BATIL ZAİL olacaktır, o yüzden kendilerini ve etrafındakileri insanları zehirledikleri bilgi kaynağı artık ulaşılabilir değildir. Kim bunu yapacak olsa DOĞRU nun keskin ateşi, YANLIŞ ı yerinden fırlatıp atar.
CİN.8-9: “Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk. “Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur.”
Mesels : NAMAZ KILMAYAN ÖLDÜRÜLÜR .. Bir ateist bu SAÇMA bilgiyi alıyor. Bununla amel edip etrafına bu saçma bilgi ile zehir saçıyor .
Nerden aldı bu bilgiyi ??? MELE İ ALA dan .. Sanki Allah kelamı gibi yazıyor BUHARİ nin kitabında . İmamı HANEFİ nin öğretilerinde . Ki o HANEFİ , HANBELİ ile tartışmalı , ŞAFİ ile tartışmalı .. Aralarında HÜKÜM BİRLİĞİ yok. Allah aralarındaki HÜKMÜ VERECEK.
Şimdi o ateist bu NAMAZ KILAN ÖLDÜRÜLÜR bilgisini kulak hırsızlığı yaparak ( belge ve bilgiye dayanmadan ) alıyor , kendine malzeme yapmak istiyor … Etrafındakileri zehirlemek istiyor .. Ama ne zaman bunu yapacak olsa Artık kuran var ve herbiryerden kovulup atılıyor .
Bu aralarında TARTIŞIP hüküm birliğine varmayan insanlar sadece o İblis ruhlu insanların kaynağı değil . Aynı zamanda bir kısım insan da onları takip edip hiç düşünmeden , akletmeden arkalarından sürüklenip gidiveriyorlar . Şimdi dünya da aralarında tartışma yok gibi görüyorsunuz ya , işte o adamlar yarın cehennemin kapısında o önde gidenlerini görecek ve yakalarına yapışacak . Muhammed ( as) ise bu iki gruptaki tartışmaların hiç birinden beslenmiyor . BİLGİM ORDAN GELMİYOR diyor .
Ben gördüm bunu : O ateist çocukla tartışırken .. çocuk öyle şartlanmış ki “ geleneksel dine göre “ düşünmeye ve etrafına bu bilgilerle saldırmaya .. Kulaktan dolma bilgilerle , kulak hırsızlığı yaparak sadece ordan burdan duyduğu ve din sandığı bilgilerle düşünüp bunu dün zannedip , etrafına da bu dini bilgilerle saldırıp zehirlemeye öyle alışmış ki ; Adama diyorsun ki : Bu dediklerin KURANI BİLGİLER DEĞİL diyorsun .. Doğrusunu anlatıyorsun . O ateist Adam panikliyor ve diyor ki :
HADİSSİZ MEZHEPSİZ DİN Mİ OLUR diyor .
Çünkü KURAN olursa bir Şihab gelip vuruyor onu ve o MELEİ ALAYI DİNLEYEMİYOR. Dinlemek istiyor . AMA DİNLEYEMİYOR
MELEİ ALA : birbirlerinin sapkınlıklarını arttıran , ileri gelenlerinin , alim sayılanlarının , şeyh hoca bilgili öncü sayılanlarının “ NASIL OLSA ONLAR DÜŞÜNMÜŞTÜR.. ADAM ÖMRÜNÜ VERMİŞ O BİLMEYECEK DE BEN Mİ BİLECEĞİM DE AKIL YÜRÜTECEĞİM..” denilen MELE lerin ( MELEİ : İLERİ GELEN demek ) arkasından sürüklediği milyonların birbirlerini cehenneme sürüklemeleri ve cehenneme girerkenki tartışmaları “ SİZİN YÜZÜNÜZDEN BURDAYIZ .. SİZİN YÜZÜNÜZDEN AZITTIK .. HAYIR SİZ ZATEN AZGINDINIZ”..
Allah o yüzden diyor : RAİNA deneyin UNZURNA diyin diye .. MÜMİN güdülemez, aklını kiraya veremez , benim yerime o araştırıp bulsun ben iman edivereyim diyemez .
ALLAH bu konuyu ŞİRK koşmak gibi ağır sayıyor . Çünkü o CİN lere sığınan İNSİ lerin o ileri gelenlerin fikirlerini RAB edindiklerini söylüyor .
Bu yüzden Müslüman hiç bir İZM in sempatizanı dahi olamaz
SAD 64: Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir diyip ardından RESUL diyor ki : MELEİ ALA TARTIŞIRKEN BENİM BİR BİLGİM YOKTU.. yani ben ne o MELE lerden aldım bu bilgiyi ne de ben aklını İLAH edinen bir MELE yim . Bunlar bana RABBİM tarafından VAHYOLUNDU.
Çünkü öyle diyorlar : sen bunları birilerinden öğrenmişsin diyorlar . Aklından uyduruyorsun diyor bazıları . Bazıları o RAHİP ve HAHAM lar gibi üzerine de bir şeyler ekleyip kandırıyor bizi diyorlar
İleri gelen üst sınıf ile arkasından sürüklenen yüzbinler milyonlar .. hatta milyarlar .. Hem SAFFAT da hem SAD suresinde MELEİ ALA bunlarla ilgilidir
CİN suresinde insi lerden bazılarının CİNlere sığındığını anlattığı ayeti hatırlayalım. İşte o ÖNDE gidenlere sormadan sorgulamadan inanıveren insanlara İNSİ diyerek onları İNSAN sınıfına sokmuyor Allah.
CİN 6: “”Bir de şu gerçek var: İnsilerden bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.”
Allah bu İNSİ ve CİN denilen bu insanların birbirlerinin azgınlıklarını arttırdığını anlatır. İNSİ denilen düşünmekten sorgulamaktan uzak, hazırcı, nasıl olsa atalarımız düşünmüş ve doğrusunu bulmuş , Şeyhim düşünmüş, cemaatim zaten sorgulamış bende onların arasında kaynayıp giderim düşünen o insanlar , BU DA ALLAHTANDIR diyen halbuki VAHY ile ilgisi olmayıp , kendi ZAN Larını din yapanlara inanıvermiştir. CİN lerin bu YALDIZLI sözleri ( sanki VAHY miş gibi söylenilen kelimeyi yerinde oynatılarak, ) insanlara cazip gelmiş ve İNSİ olup peşlerinden büyülenmiş milyarlar olarak sürü olarak yaşayıp gitmektedirler.
ENAM:128: Onların tümünü toplayacağı gün: “Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz” (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: “Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık.” (Allah) Diyecek ki: “Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir.” Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.
ENAM 112: “Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.
ENAM suresinde bu ÖNDE GELENLER ile alakalı daha başka ayetleri de göreceğiz:
ENAM.122 “Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle ‘süslü ve çekici’ gösterilmiştir.
O ÖLÜ ruhlara yaptıkları SÜSLÜ gösterilmiştir. Yani yaptıklarında kendilerini haklı gösterecek ve kendi kalplerini mütmain edecek ve İBLİS in dediği gibi “ BEN HAYIRLIYIM” diyen o iç sesi takip ettirecek bir ruh hali ile yaparlar. Kimse BEN KÖTÜYÜM diye kötülük yapmaz.
Bu kendilerine SÜSLÜ gösterilen yapmakta olduklarını sanki vahye dayalıymış gibi kelimeleri eğip bükerek vahyi kendilerine uyduran bu zihniyet, yakın göğü yoklayıp sanki vahy alıp gelmiş gibi, ya da Samir inin yaptığı gibi PEYGAMBER İZİNDENMİŞ gibi toplumu ifsat ederler. Üstelik bunu ALLAH ın adıyla yaparlar.
ENAM.123 “Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli düzenler kursunlar diye- oranın suçlu günahkarları kıldık. Oysa onlar, hileli düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
BU hileli düzen kuran ÖNDE GİDENLER in kendilerini HELAK a götürdüklerini anlatan bu ayetin açıklamasını da İSRA 16 da net bir şekilde görüyoruz.
İSRA.16: “Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun ‘varlık ve güç sahibi önde gelenlerine’ emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz.”
Allah kimseye bozgunculuk yapmalarını emretmez. Ancak toplumda bozgunculuk yapanlar hep önde gelenler ve toplumun içinde şeyhim, paşam, patronum, liderim, şıhım, …..vb. gibi gücü elinde bulunduranlardır.
Elbette en iyisini ALLAH BİLİR
ACG