KURAN ve GERÇEK YAŞAM

KURAN ve GERÇEK YAŞAM:

Kuran pek çok yerde dünya hayatının geçiciliğinden ve değersizliğinden bahseder. Dünya daki zenginliğin  oğulların malların aslında zenginlik olmadığını anlatır.

Ali İmran.10: Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah’tan (gelecek azaba karşı) hiç bir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar.

ENFAL.28: Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafaat vardır.

TEVBE.55: Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azablandırmak ve canlarının inkar içindeyken zorlukla çıkmasını ister.

Dünya hayatının sayıya bile gelmeyecek mertebede kısa ve değersiz olduğu kafirlerin sözleri ile şöyle anlatılır.100 yılda yaşamış olsan ahirete varıp ta geriye baktığında herşey sana bir günden daha az görünecek ve kendini hiç yaşamamış hissedeceksin.

BAKARA.259: Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: “Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?” Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: “Ne kadar kaldın?” O: “Bir gün veya bir günden az kaldım” dedi. (Allah ona:) “Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?” dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: “(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir.”

Dünya hayatını yeterli görenler ise Allah ın ayetlerinden habersiz olup , asıl yaşamın öte dünya da olduğunu bilmeyenlerdir.

YUNUS:7: Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar;

Dünya hayatındaki bu yaradılış ve ölüm arasındaki süre  SANKİ BİR GÜN müş gibi anlatılır.

YUNUS.24: Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.

Kısaca Kuran da dünya hayatı YAŞAM olarak adlandırılan ve değerlendirilen bir  kavram değildir. İnsanların bu hayatın içinde yapı ettikleri ile GERÇEK ve SONSUZ YAŞAMI ( cenneti) ya da azabı (cehennemi ) elde edecekleri anlatılır. Buna çok güzel örneklerden biri de ARAF.20 ayetidir. Burada şeytan insana SONSUZ YAŞAYANLARDAN yani CENNET HAYATINDA OLANLARDAN  olunması ile ilgili kendince bilgi verir.

ARAF.20: “Şeytan, kendilerinden ‘örtülüp gizlenen çirkin yerlerini’ açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir.”

Eğer iman edilmemişse buna yaşamak demiyor Allah. İman edenlerin insanların SONSUZ YAŞAMI elde etmeye aday yolcular olduğunu ve asıl yaşamın öte dünya da olduğunu anlatıyor. Kafirlere de ÖLÜ gözüyle bakıp , İMAN ın da insan ruhunu dirilten bir olgu olduğunu anlatıyor. İSA nın ölüleri diriltmesi de aynen kuru bir beldenin yağmurlarla canlandırması gibi ölü kalpleri hayata çeviren bir hayata döndürüş şeklidir.

BAKARA.154: Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.

NİSA:157: Ve: “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

 

Bütün hikaye, öldükten sonra ahiret hayatına dirilmemizden önce bu dünya da ÖLÜ kalplerimiz DİRİLTİP , bu değersiz hayatlarımızı cennet gibi sonsuz bir değerle değiştirip değiştirmeyeceğimiz tercihlerini ortaya çıkartmak ve GERÇEK İYİ ile GERÇEK KÖTÜ nün ayrılmasıdır.

Ancak konunun özünün kavramayanlar ve bu yolculuğa iman ettim diye başladığı halde en ufak bir zorlukta sendelemeye hazır olan zayıf ruhlar, israiloğullarının defalarca iman ettikleri halde imanlarından dönmeleri kıssalarında anlatıldığı gibi İYİ GÜN MÜSLÜLANLIĞI ya da benim deyimimle TATLISU MÜSLÜMANLIĞI yapıyorlardır.

Oysa Müslümanlık ;bedel ödenmesi gereken zamanlarda bedel ödemek, hicret edilmesi gereken zamanlarda hicret etmek demektir. Gerektiğinde mallarından  ve oğullarından ve hatta dünya yaşamlarından vazgeçebilme sorumluluğudur. BU yüzden ağırdır. Zordur. Sadece İMAN ettim demekle hallouverecek ve hemen cennetin kazanlılacağı bir oldu bitti değildir iman etmek. Bu ağırlığı Allah ARAF.171 de şöyle anlatıyor:

ARAF.171: Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik kiJ “Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız.”

Hatta başka ayetlerde sadece İMAN ETTİM demekle kurtulacağınızı mı sandınız? Diye bir tehdit de var.

ANKEBUT.2: İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?

Hiçte öyle olmayacak. Bizden öncekilerin başına gelmiş olan zorlu sınavlar bizimde başımıza gelecek ve tercihlerimizle sınanacağız.

BAKARA.214: Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

Elbette ki hiç  kolay değil. İMAN ETTİM demek yetmiyor. Savaşa çağrılacağın, mallarından çocuklarından ve hatta yaşamından vazgeçmen gereken anlar olduğunda vereceğin kararlar ile sınanabilirsin. Bu sınandığında vereceğin kararlar seni ele verecek.

Zulme karşu savaşılması emredildiğinde ayakları geri geri gidip te “ Şimdi ÖLMEK ZAMANI mı… NEDEN BİZİ BUNA ZORULUYORSUN…” itirazlarını dillendirenlere  Allah : “….Dünya hayatındaki yaşamdan elde edeceğiniz üç kuruşluk değer için cenneti terk mi ediyorsunuz?..”1 diye cevap veriyor

NİSA:77: Ne zaman savaş izni verileceğini sorup durdukları bir zamanda kendilerine: “Şimdilik elinizi savaştan çekin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin” denilen kimseleri görmedin mi? Nihâyet üzerlerine savaş farz kılınınca içlerinden bir kısmının, Allah’tan korkar gibi, hatta daha da fazla insanlardan korkmaya başladığını ve: “Rabbimiz, bize savaşı niçin farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin olmaz mıydı?” dediklerini görürsün. Onlara de ki: “Dünyanın menfaati pek azdır ve kısa bir süre içindir. Âhiret ise, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bütünüyle hayırdır ve size orada kıl kadar bile bir haksızlık yapılmaz.”   

“Savaşta kazanırsanız ZAFER kazanmış olacak şehit olursanız ise cennete gitmiş olacaksınız. Size bu iki güzellikten başkası yok. “ diyerek müminleri motive ediyor.

TEVBE.52: De ki: “Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah’ın ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz. Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.”

Enfal.24 de de , savaşa çağrıldığında kendilerinin ÖLÜME ÇAĞIRILDIĞINI sanan iman etmiş insanlara , ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLER ÖLMEZ moddosunu anlatan ve GERÇEK YAŞAMIN CENNET olduğunu izah eden bir ifade var. Hatta hemen devam eden ayetlerde, Allah ve Resul u sizi savaşa çağırdığında ona ihanet etmeyin, bu fitne  sadece size isabet etmekle kalmaz, mallarınız ve çocuklarınız sadece bir fitnedir ama asıl mükafat Allah katındadır. SAKIN GERİ DÖNMEYİN diye çağrı yapan bir motivasyon konuşması . Allah  ve resulünün , iman edenleri onları küfr ile olacak olan savaşa hazırlama ayetleri.

ENFAL:24-25-26-27-28: Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resulü’ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız. Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz. Ey iman edenler, Allah’a ve Resulü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin. Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafaat vardır.

Müslüman olmak ve iman etmek ; gerektiğinde  mazlumlar adına zalimlere karşı savaşılması gereken, mallarının en güzellerinden vazgeçilip infak edilmesini icabet ettirtip hatta gerektiğinde Nuh gibi LUT gibi Muhammed gibi çocuklarını yurdunu terkedip gidilmesini gerektiren bir misyondur. Zordur. Başkaldırı , sebat , azim ve sabır gerektirir. Allah ve Resulu bize hayat verecek  şeylere bizi çağırdığında geri dönmeyip ona ihanet etmemeyi gerektirir.  İYİ ancak bu şekilde KÖTÜ nün karşısında ayrılıp hayat bulur.

Allah en doğrusunu bilendir

ACG

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir